19 Ocak 2016 Salı

TURKİYE CUMHURİYETİ KURULUŞ TARİHİ

         TURKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ                                                      Kurtuluş Savaşı dönemi: 1919–192 

I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Misak-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadele. 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri, Lozan Antlaşması'nda da yer almıştır. Buna göre, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün oluşturan Türkiye’de yaşayan ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit ve aynı haklara sahip Türk ulusunu oluşturmaktadır[kaynak belirtilmeli].
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri olan yeni devletin niteliği sorunu Mustafa Kemal Paşa'nın 28 Ekim gecesiİsmet İnönü'yle, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırlaması ile son buldu. 29 Ekim 1923 günü;
"Hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır. Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir"
esasına dayalı olarak Cumhuriyet ilan edildi ve yeni Türk Devleti'nin adı artık Türkiye Cumhuriyeti idi
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Anadolu'yu işgal etmeye başlamaları üzerine, Atatürk, 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edip, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi’ne başkanlık etti. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanan Erzurum Kongresi öncesinde, Osmanlı ordusunu bırakıp, Kuvayi Milliye lideri oldu. Kuvayi Milliye Arapça kökenli bir sözcüktü ve ulusal kurtuluş ordusu anlamına geliyordu. Atatürk’ün Kuvayi Milliye tanımı şu şekildeydi:

Hükümet merkezi düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askeri bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da ordu adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki yurdu savunmaktan ve korumaktan ibaret olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan, doğruya ulusun kendisine kalıyordu… İşte buna Kuvayi Milliye diyoruz.
Kuvayi Milliye sırasında Atatürk kendisine ilk nüfus kaydını ve nüfus cüzdanını verecek olan Erzurum'un manevi hemşerisi seçildi. 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesi için çalıştı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılanan Atatürk, 23 Nisan 1920'de “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı. TBMM, ulusal kuvvetlerin tek merkezde toplanması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda çok önemli bir adımdı. Erzurum Milletvekili olan Atatürk, Meclis ve Hükümet Başkanlığına seçildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı. 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar İzmir'i işgali etmişti. Türk kurtuluş mücadelesi bu işgal sırasında Hasan Tahsin tarafından düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak Osmanlı İmparatorluğu'nu aralarında paylaşan Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen ulus güçleriyle savaşıldı. Ancak işgalci emperyalist devletlere karşı başarılı bir mücadele için düzenli bir ordu gerekiyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurarak Kuvâ-yi Milliye ve ordu bütünleşmesini sağladı. Savaş zaferle sonuçlandı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önemli aşamaları ise şöyleydi:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı
ÇukurovaGaziantepKahramanmaraş ve Şanlıurfa savunmaları (19191921)
I. İnönü Zaferi (6 - 10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart - 1 Nisan 1921)
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri (10 - 24 Temmuz 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos - 13 Eylül 1921)
Büyük TaarruzBaşkomutanlık Meydan Muharebesi ve Takip Harekatı (26 Ağustos -9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferi'nden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk'eMareşal rütbesini ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'teİsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Antlaşması'yla sona erdi. Bu anlaşma ileSevr Antlaşması yürürlükten kalktı ve Türkiye Cumhuriyet'i Lozan Antlaşması temelleri üzerine kuruldu. New York Times Kurtuluş Savaşı’nı kazanmamız, bağımsızlığımıza kavuşmamız ve Lozan Antlaşması’nın başarısı üzerine şunları yazacaktı:

Lozan'ı Atatürk kazandı; son iki yüz yılda ihtiyar Asya'nın Avrupa'ya karşı kazandığı ilk zafer.

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması yönünde en büyük adım atılmıştı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu müjdelenmişti. Meclisin, Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı ve 1 Kasım 1922'de hilafet ve saltanat birbirinden ayrıldı. Ardından da önce saltanat ve daha sonra da hilafet (3 Mart 1924) kaldırıldı. Gazi Atatürk, Eylül 1923'te başlattığı kurtuluş mücadelesini siyasi harekete dönüştürdü ve Türkiye’nin ilk partisi olan daha sonradan adı Cumhuriyet Halk Partisi olacak Halk Fırkası’nı kurdu. 29 Ekim1923'te Cumhuriyet (halk egemenliği) idaresi resmen kabul edildi ve Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 tarihinde İsmet İnönü tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hükümeti kuruldu.                                                                                                              Tek partili dönem: 1923–1946

Atatürk24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, devlet-hükümet başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 192719311935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili talimatlar verdi. Yurt dışına hiçbir resmî ziyaret için çıkmamakla birlikte, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını ve komutanlarını ağırladı.

Atatürk: 1923–1938


Atatürk dönemi iç politikası devrimleri ve yapılan yenilikleri kapsar.
Atatürk Halk Fırkası adıyla bir parti kurmak niyetini ve siyasi fırkaların gerekliliğini 7 Şubat 1923’te Balıkesir Paşa Camii’nde halka hitaben yaptığı, halkçılık temeline dayalı bir fırkanın kurulması üzerinde durduğu konuşmada
'Halk Fırkası dediğimiz zaman bunun içinde bir kısım değil, bütün millet dahildir...Halk Fırkası halkımıza terbiye-i siyasiye vermek için bir mektep olacaktır' diyerek belli etmiştir.
9 Eylül 1923’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir.[kaynak belirtilmeli] Başlangıçta adı "Halk Fırkası" olan parti 1924 yılındaki kurultayda adını "Cumhuriyet Halk Fırkası" olarak değiştirdi. 1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Partisi" oldu.
Atatürk Devrimleri veya diğer adıyla Atatürk İnkılaplarıTürkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük edilen, günümüzde Atatürk İlkeleri olarak bilinen ilkeler doğrultusunda, 1922 ile 1937 yılları arasında hayata geçirilen bir dizi yasal değişikliktir. Bu devrimlerin amacı, Atatürk tarafından; "Türkiye'yi gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkartmak" olarak beyan edilmiştir.
Cumhuriyetin İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 25 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.
Cumhuriyet’in ilanı Atatürk ve silah arkadaşları arasında görüş ayrılıklarına, dolayısıyla tepkilere yol açmıştı. Bu ayrılıklar Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)’na karşı ilk muhalefet hareketini doğurdu. Bu gelişmeden sonra Milli Mücadele döneminde M. Kemal Paşa’nın yakınında yer alan ve onu destekleyen Kazım Karabekir, Ali Fuat (Cebesoy), Refet (Bele), Rauf (Orbay) ve Adnan (Adıvar) gibi önemli komutan ve şahsiyetler Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla yeni bir parti kurdular.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Şeyh Said İsyanı sonrasında, programındaki fırkamız itikad-ı diniyeye ve fıkriyeye hürmetkardır maddesinden dolayı isyandan sorumlu tutularak 5 Haziran 1925’te kapatıldı.
1923-1929 yılları arasında Teşvik-i sanayi Politikası uygulanmışsa da dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle beklenen ölçüde yararlı olamamıştır. Bunun sonucunda 1932 yılında hükümet devletin üretime yönelen temel yatırımları gerçekleştirmesini üstlenmesine karar vermiştir.[2]
1930'lu yıllar dünya tarihi açısından son derece önemliydi. Avrupa'da faşizm yayılmakla birlikte Türkiye'nin doğu komşusu SSCB'de de sosyalist idare anlayışı totaliter ve merkeziyetçi bir şekilde yayılmaktaydı. Dünyada ekonomik buhran halklar üzerinde etkisini arttırarak sürdürmekteydi. Türkiye iktisadi buhranı atlatabilmek ve hızla kalkınabilmek maksadıyla devletçilik uygulamasına geçmişti.
1934 yılında I.Beş Yıllık Sanayileşme Planı devreye sokuldu. En büyük ağırlık dokuma sektörüne verilmekteydi. Fabrikaların büyük bir kısmı Sovyet kredisi ve teknolojisi ile kuruluyordu. Demiryolları yapımına önem verilmekteydi.   KAYNAK:https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_siyasi_tarihi                                                                                                                                                                                            MATERYALİN HEDEFİ KİTLESİ: LİSE 11.SINIF ÖGRENCİLERİ İCİN.                                                                                                                                                                           MATERYALİN KULLANIM AMACI: TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN LİSE 11.SINIFLARA ÖGRETİLMESİ                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder